3 Mayıs 2011 Salı

Şarkını Söylediğin Zaman

   

     “Şarkını Söylediğin Zaman”  İnci Aral tarafından yazılmış, 2011 yılında Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından çıkartılmıştır. Yazarın, altı öykü kitabı, altı romanı yayımlanmıştır. İnci Aral, 1992 yılında Ölü Erkek Kuşlar adlı romanı ile Yunus Nadi Ödülü’nü kazandı, 2002 yılında yayınlanan romanı "Mor" ile de Orhan Kemal Roman Armağanı'nı aldı.1994'te yayımladığı Yeni Yalan Zamanlar 2002'de yayımlanan Mor ve 2007'de yayımlanan Safran Sarı romanını ‘Yeni Yalan Zamanlar’ başlıklı bir üçleme haline getirdi.
        Bugüne kadar birçok başarıya imza atan yazar son romanında klasik olayların aksine romanı, alışılmış bir aşk hikâyesi şeklinde başlatıp şaşırtıcı bir sonla bitirmiştir. Yazarın üslubu abartıdan uzak, yalındır. Okumakta güçlük çekilecek kelimelerden uzak durulmuştur, hikâye akıcı bir şekilde anlatılmıştır.
      Romanda beni en çok etkileyen ve aslında kitabı özetleyen şu sözlerle başlamak istiyorum: "Bende anlayamadığın nedir biliyor musun?" "Neymiş?" "Nazım'ın dediği gibi: 'Ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum. Kendi şarkımı.' Ama yapamam biliyorum, çünkü o şarkı içimde kuruyup kaldı. Beni öldüren bu işte." "Şarkılar bitmez, yeni şarkılar filizlenip doğar her zaman..."Bu roman, Deniz ile Cihan'ın hüzünlü şarkısını anlatıyor. İsyankâr bir ailenin kızı olan Deniz ve taşradan gelmiş Cihan 70’l yılların sonunda ortak tutkuları olan müzik sayesinde bir araya gelirler. Aralarındaki bu güzel ilişki zamanla tutkulu bi aşka dönüşür fakat Deniz’in devrimci düşleri ve gelişen talihsiz olaylar onları birbirinden ayırır. Tam 30 yıl sonra bu tutkulu aşkın izdüşümü iki insana yansır: Biri artık orta yaşlarında olan,başından evlilikle geçmiş,bir çocuk babası olan Cihan,diğeriyse ona hem çok yabancı hem de son derece tanıdık gelen Ayşe Devrim’dir.Cihan,nedenini bilmediği bir şekilde Ayşe’yi sanki yıllardır yaşanmış ve yarım kalmış bir aşkın devamı gibi görür ve onu sanki çok eskiden beri tanıyormuş hissine kapılır,fakat bu duruma bir türlü anlam veremez.Ayşe Devrim adeta Deniz’in bir yansıması gibidir.Cihan zamanla Deniz’le yaşadığı yarım kalan aşkı sanki Ayşe ile devam ettirir fakat Ayşe de O’nu Deniz kadar çok etkilemektedir.Bu tutkulu aşkın yanı sıra 70’li yıllarda yaşanan  korkutucu olaylar ve o dönemde yaşayan gençlerin sorunları,duygularına da  büyük yer verilmiştir.Kitabın başlarında klasik aşk hikayesi gibi giden hikayeyi okudukça Cihan’ın bulduğu ipuçları sayesinde insan kitabı soluksuz okuyor ve elinden düşüremiyor.Bugüne kadar okuduğum kitaplardan çok daha faklı bir kurguya sahip olan bu roman resmen insanı içine çekip o dönemlere götürüyor.Betimlemeler o kadar gerçekçi tasvir edilmiş ki insanın  zihninde direk anlatılmak istenen görüntü canlanıyor.Cihan’ın zamanla bulduğu ipuçları sayesinde ortaya çıkan gerçek insanı adeta şoka sokuyor.Kitabın sonlarına yaklaşırken Deniz ve Ayşe arasındaki benzerliğin nedeni ortaya çıkıyor.
       Zorluklarla doludizgin 70’li yıllarda yaşanan ve günümüze uzayan geçmişte yaşanan ve yarım kalan aşkın bağlantısı niteliğindeki bu aşk hikâyesi müzikle birleşerek insana keyif veriyor. Bu kitap, insanı soluksuz bir aşkın içinde büyülerken bir yandan da zamanın zor şartlarını ve ülkemizde yaşanan o zorlu dönemi iliklerimize kadar tekrar yaşatıyor. Müthiş kurgulanmış bu romanın sonunda nasıl bir gelişme olduğunu görmek için mutlaka bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.
      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder